26 Ağustos 2014 Salı

STEAMPUNK: RETRO GELECEK



1980’lerin sonlarında bir alt kültür hareketi olarak ortaya çıkan Steampunk,  son dönemlerde tasarımın çeşitli alanlarında etkisini arttırarak sürdürüyor. Sanayi Devrimi’nin makine estetiğini Viktoryen estetikle birleştiren akım, kendi bilim-kurgu senaryosunu bu dönemin üzerine inşa ediyor. 

Başta Punk olmak üzere pek çok alt kültür, özellikle moda tasarımı gibi hızlı üretim ve tüketimi gerektiren dinamik endüstrilerce tasarım trendi olarak sunularak, ana akım markalar aracılığıyla çok kısa zamanda daha geniş kitlelere ulaştırıldı.  Özellikle 80’ler sonrasında görmeye başladığımız, alt kültürlerin lüks endüstriler tarafından tasarım ürünlerine uyarlanarak pazarlanması durumu, ortaya çıkan yeni alt kültür oluşumlarıyla devam ediyor. Tasarım endüstrisinin bu alandaki son keşiflerinden biri ise Steampunk. 

Steampunk kültürüne kaynak oluşturan en önemli alanlardan biri 19 yy. bilim-kurgu romanları. Bu dönemin keşif ve macera ruhunun 80’ler deki uyanışına ise 1985 yılında seyirciyle buluşan Geleceğe Dönüş filmi katkı sağlıyor. 90’lara gelindiğinde ise, Steampunk’ın potansiyeli bilgisayar oyunları endüstrisi tarafından fark edilip kullanılmaya başlanıyor. Her ne kadar sınırlı sayıda kullanıcı tarafından rağbet görüyor olsalar da bu oyunlar, Steampunk’ın etkinlik alanını genişletmesi açısından önemli. Bunun nedeni ise grafik açıdan gerçekliği her geçen gün artan bilgisayar oyunlarının, bu türe ait materyal kültürü yeniden ve her seferinde daha kreatif bir şekilde üretiyor olması.  Bu oyunlar aracılığıyla kullanıcılar Art Nouveau tarzı mobilyaların yer aldığı Viktoryen iç mekanlar, çeşitli çark ve dişlilerden oluşan mekanik düzeneklerin yer aldığı terk edilmiş fabrikalar, tren istasyonları, laboratuvarlar, müzeler gibi daha pek çok kurgusal mekana erişim hakkına sahip oluyor. 

Yüzünü hem geçmişe hem de geleceğe dönen bu fantastik bilim kurgu dünyası, 2000’lerin sonunda farklı dönemlerin estetik anlayışlarının sentezlendiği melez tasarımların oluşumuna ortam hazırlıyor. Bu zamansal melezliğin en belirgin hali Steampunk kurgusu içerisinde 19 yy. mekanik teknolojilerinin günümüz dijital teknolojileriyle birleştirilmesiyle meydana geldi. Fonksiyonel açıdan en yeni teknolojiler kullanılarak üretilen bilgisayarlar, depolama aygıtları, cep telefonları, hatta arabalar, 19 yy. estetiğiyle tasarlanıp, Steampunk temalı ürünler olarak pazarlanmaya başlandı. 

2010 yılı ise Steampunk ve türün takipçileri açısından bir kırılma noktası oldu. 2010’dan bu yana her yıl mayıs ayında New Jersey’de Steampunk Dünya Fuarı düzenleniyor ve bu organizasyonlar kapsamında çeşitli paneller, moda defileleri, müzik performansları, yemekler ve kostüm partileri gerçekleştiriliyor. 2010 yılının diğer bir önemi ise Steampunk’ın moda endüstrisi tarafından keşfedilmesi.  Daha önceleri küçük butiklerde az sayıda ve çoğunlukla el işçiliğine dayalı olarak üretilen Steampunk giysiler, bu yıldan itibaren uluslararası moda markaları tarafından yüksek moda endüstrisine uyarlanmaya başlandı. Alexander Mcqueen’in İlkbahar/Yaz 2010 koleksiyonunda yer alan topuk kısmı mekanik görünüme sahip ayakkabıları, yarattığı pazar etkisi açısından armadillo ayakkabıların gerisinde kalsalar da, Steampunk severlerin dikkatinden kaçmadı. Aynı yıl İlkbahar couture koleksiyonunda Jean Paul Gaultier giysilerini Steampunk etkisine sahip aksesuarlarla tamamladı. Yine Gaultier tarafından tasarlanan Hermes 2010/2011 Sonbahar/Kış koleksiyonu Viktorya Dönemi giysilerinden esinlenerek yaratıldı. 2011/2012 Sonbahar/Kış erkek giyim koleksiyonunu Milano Moda Haftası’nda görücüye çıkaran John Varvatos hem podyum hem de giysi tasarımlarıyla Steampunk ruhunu yansıttı. Son olarak da 2012/2013 Sonbahar/Kış erkek koleksiyonuyla Prada podyumlardaki Steampunk etkisini gözle görülür boyuta ulaştırdı. Steampunk’ın uluslararası moda markalarına ilham kaynağı oluşturması, Steampunk giysilerinin bazı çevrelerce klişe olarak görülen korse, uçuş gözlükleri, metal ve deri aksesuarlar gibi detaylarının, doğru tasarım tercihleriyle doğru sonuçlar verecek şekilde kullanılabileceğini kanıtladı.  

Son olarak IBM’in sosyal medya analizi, Steampunk’ın 2013-2015 yılları arasında yükselen başlıca trendlerden biri olacağını gösterdi. Facebook, Twitter, çeşitli forumlar, oyun siteleri ve bloglardaki yazışmalar temel alınarak yapılan bu araştırmaya göre, Steampunk estetiğinin başta giyim-aksesuar ve mobilya olmak üzere çeşitli sektörlere esin kaynağı olacağı, daha önceleri az sayıda ve el işçiliğiyle üretilen bu ürünlerin seri üretime uygun hale getirilerek geniş kitlelere pazarlanacağı öngörülüyor.