1980’lerin
sonlarında bir alt kültür hareketi olarak ortaya çıkan Steampunk, son dönemlerde tasarımın çeşitli alanlarında
etkisini arttırarak sürdürüyor. Sanayi Devrimi’nin makine estetiğini Viktoryen
estetikle birleştiren akım, kendi bilim-kurgu senaryosunu bu dönemin üzerine
inşa ediyor.
Başta Punk olmak
üzere pek çok alt kültür, özellikle moda tasarımı gibi hızlı üretim ve tüketimi
gerektiren dinamik endüstrilerce tasarım trendi olarak sunularak, ana akım
markalar aracılığıyla çok kısa zamanda daha geniş kitlelere ulaştırıldı. Özellikle 80’ler sonrasında görmeye
başladığımız, alt kültürlerin lüks endüstriler tarafından tasarım ürünlerine
uyarlanarak pazarlanması durumu, ortaya çıkan yeni alt kültür oluşumlarıyla
devam ediyor. Tasarım endüstrisinin bu alandaki son keşiflerinden biri ise
Steampunk.
Steampunk kültürüne
kaynak oluşturan en önemli alanlardan biri 19 yy. bilim-kurgu romanları. Bu dönemin
keşif ve macera ruhunun 80’ler deki uyanışına ise 1985 yılında seyirciyle
buluşan Geleceğe Dönüş filmi katkı sağlıyor. 90’lara gelindiğinde ise,
Steampunk’ın potansiyeli bilgisayar oyunları endüstrisi tarafından fark edilip
kullanılmaya başlanıyor. Her ne
kadar sınırlı sayıda kullanıcı tarafından rağbet görüyor olsalar da bu oyunlar,
Steampunk’ın etkinlik alanını genişletmesi açısından önemli. Bunun nedeni ise
grafik açıdan gerçekliği her geçen gün artan bilgisayar oyunlarının, bu türe
ait materyal kültürü yeniden ve her seferinde daha kreatif bir şekilde üretiyor
olması. Bu oyunlar aracılığıyla kullanıcılar
Art Nouveau tarzı mobilyaların yer aldığı Viktoryen iç mekanlar, çeşitli çark
ve dişlilerden oluşan mekanik düzeneklerin yer aldığı terk edilmiş fabrikalar,
tren istasyonları, laboratuvarlar, müzeler gibi daha pek çok kurgusal mekana
erişim hakkına sahip oluyor.
Yüzünü hem geçmişe
hem de geleceğe dönen bu fantastik bilim kurgu dünyası, 2000’lerin sonunda farklı
dönemlerin estetik anlayışlarının sentezlendiği melez tasarımların oluşumuna
ortam hazırlıyor. Bu zamansal melezliğin en belirgin hali Steampunk kurgusu
içerisinde 19 yy. mekanik teknolojilerinin günümüz dijital teknolojileriyle
birleştirilmesiyle meydana geldi. Fonksiyonel açıdan en yeni teknolojiler
kullanılarak üretilen bilgisayarlar, depolama aygıtları, cep telefonları, hatta
arabalar, 19 yy. estetiğiyle tasarlanıp, Steampunk temalı ürünler olarak
pazarlanmaya başlandı.
2010 yılı ise
Steampunk ve türün takipçileri açısından bir kırılma noktası oldu. 2010’dan bu
yana her yıl mayıs ayında New Jersey’de Steampunk Dünya Fuarı düzenleniyor ve
bu organizasyonlar kapsamında çeşitli paneller, moda defileleri, müzik
performansları, yemekler ve kostüm partileri gerçekleştiriliyor. 2010 yılının
diğer bir önemi ise Steampunk’ın moda endüstrisi tarafından keşfedilmesi. Daha önceleri küçük butiklerde az sayıda ve
çoğunlukla el işçiliğine dayalı olarak üretilen Steampunk giysiler, bu yıldan
itibaren uluslararası moda markaları tarafından yüksek moda endüstrisine
uyarlanmaya başlandı. Alexander Mcqueen’in İlkbahar/Yaz 2010 koleksiyonunda yer
alan topuk kısmı mekanik görünüme sahip ayakkabıları, yarattığı pazar etkisi
açısından armadillo ayakkabıların gerisinde kalsalar da, Steampunk severlerin
dikkatinden kaçmadı. Aynı yıl İlkbahar couture koleksiyonunda Jean Paul
Gaultier giysilerini Steampunk etkisine sahip aksesuarlarla tamamladı. Yine
Gaultier tarafından tasarlanan Hermes 2010/2011 Sonbahar/Kış koleksiyonu
Viktorya Dönemi giysilerinden esinlenerek yaratıldı. 2011/2012 Sonbahar/Kış
erkek giyim koleksiyonunu Milano Moda Haftası’nda görücüye çıkaran John
Varvatos hem podyum hem de giysi tasarımlarıyla Steampunk ruhunu yansıttı. Son
olarak da 2012/2013 Sonbahar/Kış erkek koleksiyonuyla Prada podyumlardaki
Steampunk etkisini gözle görülür boyuta ulaştırdı. Steampunk’ın uluslararası
moda markalarına ilham kaynağı oluşturması, Steampunk giysilerinin bazı
çevrelerce klişe olarak görülen korse, uçuş gözlükleri, metal ve deri aksesuarlar
gibi detaylarının, doğru tasarım tercihleriyle doğru sonuçlar verecek şekilde
kullanılabileceğini kanıtladı.
Son olarak IBM’in sosyal
medya analizi, Steampunk’ın 2013-2015 yılları arasında yükselen başlıca trendlerden
biri olacağını gösterdi. Facebook, Twitter, çeşitli forumlar, oyun siteleri ve
bloglardaki yazışmalar temel alınarak yapılan bu araştırmaya göre, Steampunk
estetiğinin başta giyim-aksesuar ve mobilya olmak üzere çeşitli sektörlere esin
kaynağı olacağı, daha önceleri az sayıda ve el işçiliğiyle üretilen bu
ürünlerin seri üretime uygun hale getirilerek geniş kitlelere pazarlanacağı
öngörülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder